20 haziran 2008
BALIKESİR'E OĞLUM DENİZİN YEMİN TÖRENİNE GELDİM.
BERABER 2 GÜN İZİNLİ OLARAK BALIKESİR DE BABA OĞUL GEZİYORUZ.
ONUNLA VAKİT GEÇİRMEK ÇOK GÜZEL.
SAYGI,SEVGİ VE HOŞGÖRÜYLE ERDEMLİ HERKESİN ZİYARET EDEBİLECEĞİ MEKAN
20 haziran 2008
BALIKESİR'E OĞLUM DENİZİN YEMİN TÖRENİNE GELDİM.
BERABER 2 GÜN İZİNLİ OLARAK BALIKESİR DE BABA OĞUL GEZİYORUZ.
ONUNLA VAKİT GEÇİRMEK ÇOK GÜZEL.
Gönderen O.Merih zaman: Cuma, Haziran 20, 2008 0 yorum
Fare Öyküsü
Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını gördü.
Kendi kendine: "İçinde hangi yiyecek var acaba ?" diye düşündü.Bir süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu anladığında yıkılmıştı. "Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanıvar!"
diye bağırarak telaşla bahçeye fırladı.
Minik fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç bir tavırla başını kaldırdı ve gıdakladı: "Zavallıfarecik...Bu senin sorunun benim değil. Bana bir zararı olamaz küçücük kapanın"dedi.Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaşla domuzun yanına koştu ve, "Evde bir fare kapanı var!, evde bir farekapanıvar!"diye adeta çırpındı. Domuz anlayışla karşıladı ama,
"Çok üzgünüm fare kardeş ama dua etmekten başka yapacağım bir şey yok. Dualarımda olacağından emin ol" dedi.
Minik fare çaresizlik içinde ineğe döndü ve "Evde bir fare kapanı var, evde bir fare kapanıvar!"dedi.
İnek ;
"Bak fare kardeş, senin için üzgünüm ama beni ilgilendirmiyor."dedi. Sonunda farecik, başı önde umutsuz şekilde eve döndü. Çiftçinin fare tuzağı ile bir gün tek başına karşılaşmak zorunda olduğunu anladı....
O gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı.Minik farecik aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri kapanacaktı ki birden bir ses duyuldu. Geceninsessizliğini bölen gürültü, fare kapanından geliyordu. Çiftçinin karısı,ne yakalandığını görmek için yatağından fırladı ve mutfağa koştu. Karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını fark edememişti.Kuyruğu kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve aniden çiftçinin karısını ısırdı.
Çiftçi, karısını apartopar doktora götürdü.
Doktor, zehiri temizledi sardı. Çiftçi karısını eve getirdi, yatırdı. Karısının ateşi yükseldi ve bir türlü düşmüyordu. Kadıncağız ateş ve ter içinde kıvranıp duruyordu. Böyle durumlarda taze tavuk suyunun gerekli olduğunu herkes bilir, çiftçi de bıçağını alıp bahçeyekoştu. Karısı taze tavuk suyu çorbasını içti, biraz kendinegeldi.
Karısının hastalığını duyan komşular ziyaretegeldiler. Onlara ikram etmek için çiftçi domuzunu kesti......
Çiftçinin karısı gittikçe kötüye gidiyordu. Yılan,belliki çok zehirliydi. Birkaç gün sonra çiftçinin karısı iyileşemedi ve öldü. Cenazesine çok sayıda kişi gelince hepsine yeterli et sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya yolladı.....
Fare tüm bu olanları büyük üzüntü ile duvardaki deliğinden izledi. Birisi, sizi ilgilendirmediğini düşündüğünüz bir tehlike ile karşı karşıya ise hepimizin aynı tehlikede olabileceğini hatırlayalım. Hepimiz yaşam denilen bu yolculukta yeralıyoruz.
Diğerimiz için bir gözümüzü açık tutmalıve diğerlerini cesaretlendirmek için çaba harcamalıyız....
Gönderen O.Merih zaman: Cumartesi, Haziran 14, 2008 0 yorum